Viski Toplayıcılığı
Koleksiyon, Fransızca dan dilimize girmiş bir kelime. “Collection”
TDK Güncel Türkçe Sözlük’e göre; “öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütünü, derlem” anlamına geliyor.
Kendimi “viski koleksiyoncusu” olarak tanımlayamam.
Yaklaşık iki yıllık bir süre içinde satın aldığım ve evimde sergilediğim üç yüzden fazla viski şişesi beni bana göre viski koleksiyoncusu yapmaz.
Kendimi “viski şişesi toplayıcısı” olarak nitelendiriyorum.
Evet, ben bir toplayıcıyım.
Bu işe ilk başlamam sevgili dostum Hasan Top’un bana 1 şişe Lagavulin hediye etmesiyle başladı.
O tarihe kadar çeşitli türde içkileri alıyor ve biriktiriyordum. Aralarında viskiler de vardı. Özellikle 6-7 şişelik Jack Daniels benim için ayrı bir yerdeydi. Ama spesifik olarak bir yöne doğru evrilmemiştim.
Hasan’ın aldığı Lagavulin ise her şeyin başlangıcı oldu.
Malt viskileri biraz çeşitlendiririm diye düşündüm.
Yavaş yavaş malt viski satın almaya başladım. Ancak piyasada bulunmaları zordu ve çeşit azdı.
Bunun üzerine ne bulursam satın almaya başladım.
Bu durdurulamaz bir istekti.
Bu noktada aslında durup bu “toplayıcılığın” ardındaki nedenlere bakmak lazım.
Elbette viski şişesi toplayan herkesin bu yöndeki güdülenme sebepleri farklı. Ancak ben yine de herkesin ortak noktaları olduğuna da inanıyorum.
Gerçekten viski şişesi toplamak “sahip olmak” durdurulamaz bir istek.
Hayatın pek çok alanında aslında bu güdüye sahibiz.
Viski dünyasında ise pek çok viski sever şişe topluyor.
Kimi bu toplayıcılığı koleksiyoncu boyutuna taşıyabiliyor. Kimi ise benim gibi toplayıcılıkta kalıyor.
Elbette bunun için her şeyden önce maddi güç ve zaman gerekiyor.
Binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce ve milyonlarca dolara satılan viski şişeleri var.
Ancak ister toplayıcı olun ister koleksiyoncu, temel güdünüz sahip olmak.
Bu kimi zaman “daha fazla şişeye sahip olmalıyım şeklinde” kimi zaman ise “Jack Daniels’in piyasaya sürdüğü tüm ekspresyonlara sahip olmalıyım” şeklinde ilerliyor.
Bu bir tercih aslında.
Biraz da bilinçli olmakla ilgili.
Çeşitli fiyatlarda 300 şişe viski toplamayı mı tercih edersiniz? Yoksa bu 300 şişeye verdiğiniz parayla 5 şişe Macallan almayı mı?
Burada da ruhun açlığı giriyor aslında devreye.
300 şişe viskiyi özel yaptırdığınız alanda sergilemek mi daha keyifli yoksa aynı paraya satın aldığınız 5 şişe Macallan’ı sergilemek mi?
Özellikle “izleyicileriniz” için 300 şişenin sergilendiği dev bir alan çok daha cezbedici.
O 5 şişe Macallan’ın değerini anlayacak kişi sayısı ise çok daha az.
Bu sizin ruhunuzun açlığıyla da ilgili.
300 şişenin karşısına geçip izlemek mi gururunuzu okşar yoksa 5 şişe Macallan’ı izlemek mi?
Elbette bu sorulara verilecek çok farklı cevaplar var.
Bahsettiğim gibi, bu kişiden kişiye değişiyor.
Tattığım ekspresyon sayısı sahip olduğumdan az.
Aslında tersi mi olmalıydı?
Bir kere insanın sahip olduğu ekspresyonların hepsini denememiş olması enteresan, değil mi?
Mesela çok sevdiğim ve sevgili Ozan Vural vasıtasıyla sahip olduğum bir Macallan şişem var. 90’lı yıllar şişeleme. Damıtımevi aile tarafından satılmadan önce üretilmiş bir şişe.
Her hafta elim gidiyor açıp bir kadeh içmek için. Bazen canım çok sıkkın olduğunda bazen çok sevinçli olduğumda. Ama hangi ruh halinde olursam olayım bir türlü şişeyi açıp içmeye “cesaret” edemiyorum.
Sanki şişeyi açınca bütün büyü bozulacakmış gibi. Sanki tüm anlamını yitirecekmiş gibi.
Ama belki de bütün büyü aldığım o ilk yudumda olacak. Belki de gerçekten anlamını o ilk yudumla kazanacak. Ve belki de ben bundan hiçbir zaman emin olamayacağım. Çünkü belki de hiçbir zaman o kapağı açmaya “cesaret” edemeyeceğim.
Kimi görüşe göre; “hayat kısa” kimi görüşe göre ise hayat topladığınız o şişeler.
Ne olursa olsun.
Hayat gerçekten kısa. Ama topladığınız şişelerde bu kısa hayatta size büyük keyif veriyor.