Glenfiddich 15
“BİTMEYEN TANK,BİTMEYEN LEZZET”
Viski severler olarak bizlerin ara ara muhabbet ettiği bir konudur; “Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 viski ne olur” konusu. Hangi viskiyi söylesek aklımız diğerinde kalacak, favorilerinden bir tanesini seçsen diğeri darılacak, bir diğeri ile çok ayrı bir bağın var, ihanet etmiş gibi olacak. Bu çok özel ve herkesin farklı cevaplar verebileceği bir soru olsa da 300 ü aşkın viski tecrübesi olan birisi olarak tereddütsüz ilk cevabım “Glenfiddich 15” .Ama diğerlerini oturur tartışırız tabi.
Bu hanımefendiyle tanışmam çok da eski değil, 3 yıl öncesine dayanıyor. İlk görüşte, ilk yudumda aşktı bizimkisi. Daha önceki tecrübelerimden farklıydı. Farklı bir güzel kokuyor, bırakılamıyordu. Bu satırları okuyan eşimin şaşkın ifadelerini görüyor gibiyim.
Esasen şarap,şeri, rom,brendi ve hatta bira alkollerinde sıkça rastladığımız olgunlaştırma tekniği olan solerayı viski üretimine uyarlayan Brian Kinsman’a selam ve saygımızı belirterek başlayalım paragrafımıza. Tekniğin asıl amacı farklı yıllardaki viskileri harmanlayıp çok daha zengin bir hale sokmak , lezzet derinliğini arttırmak. 15 yıl boyunca burbon, şeri ve yeni meşe fıçılarında bekletildikten sonra , viskimiz devasa solera tankına giriyor ve her defasında fıçının yarısı boşaltılarak şişelenmeye götürülüyor ve fıçının boşalan yarısına yine 15 yıllık olgunlaşma sürecini tamamlamış viskiler katılıp önceden duran viskiyle evlendiriliyor. Tankımız elbetteki meşeden oluşuyor ve tam 37.000 litre. İşte bu solera tankında geçirilen bu muhteşem birkaç ay viskimizin esas karakterini oluşturuyor. 1998 yılından itibaren yarısı hiç boşalmayan bu solera fıçısısayesinde her yıl farklı bir zenginlik almanız mümkün ve teknik olarak bugün içtiğimiz Glenfiddich 15 in içinde 1 damla dahi olsa 1998 yılından esintiler var.
Sütlü çikolata koklar gibi başlıyoruz. Yumuşacık bir burun, ferah , iç açıcı kokular sizi çok farklı diyarlara götürdü bile; belki masmavi bir sahile, belki yemyeşil bir doğaya,belki karlar altında bir yere, belki de yapayalnız sessiz mi sessiz bir ortama. İklimi, zamanı, mevsimi olmayan bir viski var kadehimizde. Arkadan armut, bal dürtüyor bizde buradayız diye. Koklamayla başladığımız gezintimiz ilk yudumla son buluyor. Hayaller aleminden uzaklaşıp gerçek dünyaya, gerçek güzelliğe, kadehteki güzelliğe odaklanmamızı sağlıyor. Tatlı , akıcı, gerçekçi, dengeli bir damak ortadan uzuna doğru giden bir bitişle sonlanıyor. Kuru pasta ile başlıyoruz, çikolata istersen var, bal istersen var, tarçın istersen az biraz o da var, koyu meyve ararsan o hazır kıta bekliyor, inciri de unutmayalım. İşin doğrusu her, burunda farklı bir nota beliriyor, her yudumda ayrı bir zenginlik.
(Bu tabloyu bana hediye eden Oytun Gökçe, Ege Aslan ve tablonun ressamı sevgili Ege Aslan’ın eşi Galina’ya teşekkürlerimi sunuyorum.)
Şişe tasarımı konusuna gelirsek, maalesef viski camiasında her yeni tasarım eskisini aratır cinsten. Tasarımları, puntoları , karakterleri günümüze uydurma çabası hüsranla sonuçlanıyor. Glenfiddich 15’e olan özel ilgimden dolayı olduğunu düşünmesemde, son 3 GF15 tasarımınında birbirinden güzel olduğunu düşünüyorum. Özellikle en son çıkan tasarım, evet yenilendim , günümüze uygun hale geldim ama halen ben Glenfiddich 15 ‘im der gibi.
Glenfiddich damıtımevi ,diğerlerinden kendini ayırabilen , birçok konuda yenilikçi bir damıtımevi ve sektörün öncülerinden diyebiliriz. Ödül muhabbetine çok takılan biri olmasam da aldığı ödüller elbetteki çok fazla ve kendini ispat etmiş bir damıtımevi. Bu ispat hem viski camiasına hem damağımıza. Günümüze kadar halen 5.nesilin yönettiği aile damıtımevi olması ayrı bir ruh, ayrı bir sıcaklık getiriyor. Amatör ruhla , profesyonel iş yaptıkları aşikar.Ülkemizde Glenfiddichi ‘ i sevdirme konusunda akla gelen ilk isim olan marka elçisi Gürkan Gümüş hocamızdan bahsetmezsek olmaz. Buradan selam, sevgi ve saygılarımızı iletiyor ve bir gün kadehinizde Glenfiddich 15 olmasını diliyorum. Son olarak, “peki siz ıssız bir adaya düşseniz alacağınız 3 viski ne olur ” diyerek sizi sizle bırakıyorum:).Slainte…
Hakan YEGEN